“Güçlünün güçsüzü ezmediği, çocukların, masum insanların savaşta yitirilmediği, tüm dünya çocuklarının gülümsediği çok daha adil bir dünya mümkün”
Uluslararası arenada çatışmaların sona erdirilmesi ve küresel barışın teşvik edilmesi amacıyla, Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen ve her yıl kutlanan Dünya Barış Günü’nü bu sene de ne yazık ki küresel ölçekte devam şiddet, savaş ve terör olaylarının gölgesinde geçiriyoruz.
On yıllar boyunca terörün en şiddetlisine maruz kalmış, bu nedenle barış denen kavramın değerini iyi bilen Kıbrıs Türk Halkı, bugün, kendi devlet çatısı altında tarih boyunca yaşadıkları zorluklara rağmen kimliğini, kültürünü ve varlığını korumakta; yeni nesillere huzur ve güven içinde gelecek sunmak için mücadelesini sürdürmektedir.
Anavatan Türkiye, uluslararası antlaşmalardan kaynaklanan garantörlük hakkını kullanarak 20 Temmuz 1974 sabahı başlattığı Mutlu Barış Harekâtı, on yıllarca süren EOKA terörünün son bulduğu, Kıbrıslı Türklerin özgürlüğe kavuştuğu gündür.
Dönemin Türkiye Başbakanı, nam-ı diğer Karaoğlan, rahmetli Bülent Ecevit’in 20 Temmuz günü ifade ettiği gibi, Barış Harekâtı, sadece adadaki Türklere değil, Rumlara da barış ve huzur getirmiştir.
Yarım asra yakın bir zamandır barışın hüküm sürdüğü Kıbrıs’ta en büyük gayemiz; gelecek nesillerin bu barış ve güvenlik ortamında yaşamlarını sürdürmesi; Kıbrıs Türk Halkı’na yönelik insan haklarına aykırı, çağ dışı izolasyon ve kısıtlamaların son bulmasıdır.
Dünya Barış Günü, Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik taraflar arasında diyalogun artırılması için bizlere bir fırsat sunmaktadır. Kıbrıs Türk halkının özünde var olan egemen eşitlik ve eşit uluslararası statünün tanınması ve bu yolla Ada’daki iki mevcut Devlet arasında bir iş birliği ilişkisini tesis etmek üzere Cenevre’de Anavatan Türkiye ile tam bir fikir ve eylem birlikteliği içerisinde tüm dünyaya deklere ettiğimiz yeni siyasetimize sahip çıkmak gelecek nesillere karşı en büyük sorumluluğumuz olacaktır.
Kıbrıslı Türklerin müktesep haklarının, egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün teyidiyle bir çözüme ulaşacak Kıbrıs meselesi, bölgenin ve dünyanın barışına yönelik çabaların da bir parçası olarak ele alınmalıdır.
Unutulmamalıdır ki insanlık, tarih boyunca savaşın yıkıcı etkilerini deneyimlemiş ve acımasız sonuçlarıyla yüzleşmek zorunda kalmıştır. Ancak, bu deneyimler bize savaşın ne kadar vahşi ve anlamsız olduğunu hatırlatırken, aynı zamanda barışın ne denli değerli ve gereklilik olduğunu da vurgulamaktadır. Bu nedenledir ki barış; insanlığın potansiyelinin en yükseğine ulaşmasını sağlayan bir zemindir. Kıbrıs Türkü, barışın ne demek olduğunu yaşadığı acılardan kavramış bir Halktır!
Bizler, barış ve güven içerisinde özgür bir Halk olarak yaşamanın ne tür mücadeleler sonucu kazanıldığını asla unutmayacağız. Güçlünün güçsüzü ezmediği, çocukların, masum insanların savaşta yitirilmediği, tüm dünya çocuklarının gülümsediği çok daha adil bir dünyaya ulaşmanın mümkün olduğunu vurgularken, diplomasi, diyalog, eğitim gibi araçların, barış inşasının en önemli gücü olacağını hatırlatmakta fayda görüyorum.