

Düşman kardeşler toplumu
Öyle bir hal aldı ki toplum, agresif, sinirli, huysuz, kavgacı ne derseniz deyin hepsi uyar bu tanıma.
Hani derler ya “Nerde o eski günler, dostluklar”.
Teknoloji parmaklarla değil artık beyin gücüne göre işliyor.
Işığı yakmak için akıllı sistemlerin uygulandığı mekanlardan bahsediyorum, “Işıklar yansın” diyorsunuz, ses komutu ile ışıklar yanıyor.
Teknoloji böyle inanılmaz boyutlara doğru gittikçe, biz insanlığımızdan uzaklaşıyoruz, ne yazık ki ,
Nerede o eski günler, derken yaşadığımız o eski ama eskimeyen dostlukların pekiştiği, arkadaşlıkların sınır tanımadığı, vefanın İstanbul’da bir semt adı olmadığı günlerden bahsediyorum.
Hiç unutmam, 1975 yıllarından bahsediyorum, lise yıllarımdı, yurtdışı yabancı arkadaşlık programlarından bir arkadaşım olmuştu. Malezya sultanının kızıydı, mektuplaşıyorduk, böylece İngilizcemi ilerletiyordum. Zaten bu programın da amacı buydu.
Yazdığım mektuba yanıt ancak bir ay sonra geliyordu. Yani bir ay bekliyordum, yazdığım satırlara verilen yanıtı. Günleri sayıyordum, gelecek mektup için.
Şimdi öylemi, gir Whatsapp programına aç görüntülü görüşmeyi ve konuş, bu kadar basit.
Teknoloji ilerledi, yaşam kolaylaştı ama insanlık bitti.
Ne romantizm kaldı ne duygusallık.
Sevdiğine şiir yazmak için uğraşma, yeteneğin yoksa zaten olmaz.
Hemen istediğin tonda bir parça beğen tıkla gitsin, işte bu kadar.
Düşmanlıklar da kolaylaştı.
Sosyal medyaya, sevmediğin, çekemediğin, düşman olduğun biri varsa yaz hakkında olumsuz şeyler tıkla gitsin.
Teknoloji insanoğlunun yaşamını kolaylaştırmasının yanısıra, düşmanlıkları da körükledi.
Eskide babasının aldığı arabanın arkasına “ Babam sağolsun” yazılırdı.
Teknoloji bu boyutlara gelince , sosyal medyada babasını reddeden, kardeşini reddeden, oğlunu evlatlıktan reddeden mesajları okur olduk.
Siyasette de bu yöntem geçerli, “Çamur at izi kalsın” yeter ki egosu tatmin olsun.
Dedim ya teknoloji insanlık için yeni çığır açan buluşlara doğru yelkenlerini şişirirken, insanlık kan kaybetmeye devam ediyor.
İnsanların sabah karşılaştıklarına “günaydın, hayırlı sabahlar” demeyi çok gördüğü, hatta “şimdi buna bir de selam mı vereceğim” diyerek görmezden gelindiği günlerdeyiz.
Herkes birbirine düşman.
Siyasette, ticarette, sokakta, okulda, işyerinde ne selam kaldı ne de sabah.
Mutlu değil insanlar, nedendir bilinmez ama hep suratlar asık.
Sanki “Düşman kardeşler” filmini seyrediyoruz.
Aslında film değil seyrettiğimiz, biz adeta düşman kardeşleri oynuyoruz.
Bakalım nereye kadar gidecek bu işin sonu.
Düşman kardeşler filmi vizyonda…







