

DMW Uluslararası Diplomatlar Birliği Denetim Kurulu Başkanı Işıner Güngör, Ekonomi Dünya dergisinde yayımlanmak üzere, ekonomik gücün tarihsel ve düşünsel arka planı üzerinden KKTC ekonomisini anlattı. Genel parametreleri temel alarak ekonomiye dair değerlendirmelerde bulundu.
“Ekonomik güç askeri gücün yerini çoktan almıştır”
İnsanlık tarihinde asırlarca güç kavramı askerî güçle özdeşleştirilmiştir. Fakat bu yaklaşım İkinci Dünya Savaşı sonrası dengelerdeki değişimlerden dolayı farklı noktalara evrilmiştir. Güç kavramının kodları değişmeye başlamış ve ekonomik güç, askerî gücün yerini almıştır. Devletler tarafından, istenilen hedeflere ulaşmak için ekonomik gücün önemi ve bu gücün etkin bir şekilde kullanılması gerekliliği daha iyi anlaşılmıştır. Dünya’daki neoliberal politikaların etkisi ve serbest ticaretin yükselen boyutuyla ekonomi kavramı gücün tanımında altın bir role bürünmüştür. Yeni dünya anlayışında piyasa ekonomilerine sahip olan devletlerde siyasi ve ekonomik sistemlerin etkileşim spektrumu son derece geniş ve çeşitlidir. Bu etkileşimin kesişim merkezinde de ekonomi bulunmaktadır. Bu anlayış çerçevesinde toplumun ekonomiye bağlı olduğunu, ekonominin de topluma ve devlete bir bütün olarak entegre olduğunu iddia etmek mümkündür.
Ekonominin bir ülke için öneminden hareketle Akdeniz’in mavi incisi KKTC için de olmazsa olmaz koşullardan biri ekonomiyi geliştirmektir. Bu sebeple; kamu politikaları ve özel sektör iş birliğiyle kalkınma çalışmaları yürütülmektedir. Piyasa ekonomisinin işlerliğinin sağlanması gayesiyle Türkiye Cumhuriyeti’nin destekleri kendini hissettirmektedir.
KKTC’de bütçe açığının giderilmesi, sürdürülebilirliğin sağlanması, istihdam, ulaştırma ve enerji altyapısının geliştirilmesi gibi konular kapsamında Türkiye ile KKTC Hükûmeti arasında "2023 Yılı İktisadi ve Mali İş birliği Anlaşması” imzalanmıştır. İlgili protokol ile Türkiye’den Kıbrıs’a 9 milyar 500 milyon TL'lik bir kaynak transferi sağlanacaktır. Bahse konu meblağın 6 milyar 400 milyon TL’ye kadarlık kısmı hibe, 3 milyar 100 milyon TL’lik kısmı ise kredi şeklinde yardımda bulunma taahhüdüdür.
“KKTC’de kişi başı GSMH 11.129 dolar”
KKTC İstatistik Kurumu’nun 2021 verilerine göre GSYH cari fiyatlarla 30 milyar 143 milyon 73 bin 536 TL’dir. Kişi başı GSMH 11.129 dolar’a erişmiştir. Cari fiyatlarla GSYH’deki sektörlerin payları incelendiğinde; %15,5 Kamu Hizmetleri, %14,2 Serbest Meslek ve Hizmetler (%6,6 Serbest Meslekler, %7,6 Yüksek öğretim), %13,8 Ticaret-Turizm (%10,4 Toptan ve Perakende, %3,4 Otelcilik ve Lokantacılık), %9,2 Ulaştırma-Haberleşme, %8,9 Mali Müesseseler, %8,3 Tarım, %7,8 İthalat, %7,5 İnşaat, %7,5 Sanayi, %7,3 Konut Sahipliği şeklindedir.
Şekil 1: GSYH Sektör Payları
Kaynak: KKTC İstatistik Kurumu, 2021
Tablodaki değerler açısından GSYH’deki kamu harcamalarının birçok gelişmiş ülkeye nazaran düşük kaldığı görülmektedir. Örnek vermek gerekirse; IMF’nin 2021 yılı istatistiklerine göre bu oran ABD’de %42,36, Fransa’da %59,05, İngiltere’de %44,87, Türkiye’de %31,2 ve Yunanistan’da ise %56,87 seviyesindedir. KKTC’deki bu oranın düşük olmasının sebebi piyasanın hacminin düşük olmasındandır. Aslına bakılırsa GSYH’deki oran noktasında kamu harcamaları büyük bir pay elde etmiştir. Ülke ihracatında önemli bir yeri olan tarım sektöründeki payın da Türkiye’nin destekleriyle tamamlanacak su temin projesiyle daha yukarılara çıkacağı öngörülmektedir. Türkiye’den enerji iletimini sağlayacak enterkonnekte projesinin hayata geçirilmesiyle de sanayi üretiminde maliyetler düşecek, bu sayede sanayi sektörünün payı da artacaktır. Son yıllarda bölge ülkelerinden Ada’ya yerleşen yabancı vatandaşlarla inşaat sektörü hareketlenmiş, yeni konut alımlarıyla da sektörde büyüme gerçekleşmektedir.
Kıbrıs’ta para birimi olarak Türk Lirası kullanılmaktadır. Türk Lirasının kullanımından kaynaklı KKTC Merkez Bankası emisyon yaratamamaktadır. Türkiye’de uygulanan para politikası bütünüyle Ada ekonomisinin parametrelerini de etkilemektedir. Son yıllarda Türk Lirası’nda uygulanan genişletici para politikası, Kıbrıs’ta da enflasyona sebep olmuştur. Bu nedenle, yıllık enflasyon %94,51 olmuştur.
Dış ticaretin büyük oranda Türkiye ile gerçekleştiği KKTC’de 2021 yılında toplam ithalat 1 milyar 578 milyon dolar, toplam ihracat ise 150 milyon dolar düzeyindedir. 2022 yılı ilk altı aylık verilere göre Türkiye’den yapılan ithalatın toplam ithalattaki oranı %69 iken, ihracatın ise %55,6’sı Türkiye ile gerçekleştirilmiştir.
İthalatın içerisinde en büyük pay sahibi ürünler; yakıt, taşıtlar, inşaat demiri, hayvan yemleri, konfeksiyon, alkollü içkiler, ilaçlar, cep telefonları, arpa ve LPG’dir. İhraç edilen ürünlerin arasında ise süt ürünleri, narenciye, hurdalar, fişek malzemeleri önemli bir yer kaplamaktadır.
2022 yılı Hane Halkı İşgücü Anketine göre KKTC’de iş gücüne katılım oranı %49,1 olarak hesaplanmaktadır. Ada genelinde çalışan sayısı 138.609’dur. İstihdam edilen kişilerin %34,1’ini kadınlar, %65,9’unu erkekler oluşturmaktadır. İstihdamın sektörel dağılımına bakıldığında toplam istihdam içerisinde hizmetler sektörünün payı %77,5 inşaat sektörünün payı %9,9 sanayi sektörünün payı %8,4 ve tarım sektörünün payı %4,2’dir.
KKTC’de firmalar AB Yönetmelikleri dikkate alınarak oluşturulan İş Kayıtları Sistemi’yle kayıt altına alınmaktadır. 2021 verilerine göre İş Kayıtları Sistemi’nde kayıtlı firmaların en çok yer aldığı ilk üç kent; Lefkoşa, Gazimağusa ve Girne’dir. Ülke genelindeki toplam firmaların %45’i Başkent Lefkoşa’dadır. Bunu %24,2 ile Gazimağusa, %21,8 ile de Girne takip etmektedir. Çalışan sayıları incelendiğinde ise Girne ikinci sıraya yükselmektedir. Çalışan sayısının en çok olduğu üç kent; %47,8 Lefkoşa, %25,6 Girne, %20,1 Gazimağusa şeklinde sıralanmaktadır.
“KKTC’de ihracatı geliştirmek ve dış yatırım çekmek birinci öncelik olmalı”
Kıbrıs çözümsüzlüğünün yaratmış olduğu belirsizlik, Türkiye haricinde dünyada tanınmayan ülke statüsünde bulunması ve ada olmanın kendine has zorlukları KKTC ekonomisini olumsuz yönde etkileyen faktörlerdir. Bu dezavantajlar, ülkenin ihracat performansını, dış yatırımları, ticari faaliyetlerde etkinliği ve finansmana erişimi düşürmektedir.
KKTC’de lokomotif sektörlerden eğitim ve turizmin GSYH’deki paylarının az olmasının temel sebepleri arasında hizmet bedellerinin düşüklüğü yatmaktadır. Ada ekonomisi için çok önemli olan bu sektörlerde kaliteli hizmet verilmesine rağmen düşük gelir elde edilmektedir. Bunun önüne geçebilmek için göreceli rekabet avantajı olan bu sektörlerde uzmanlaşma sağlanmalıdır. Bu şekilde müşteri odaklı satış gücünden yararlanılarak gelirler politikası üzerinden yeni kazanç sistemleri denenmelidir. Makao ve Malta gibi yerlerin bahse konu sektörleri nasıl geliştirdikleri incelenmeli ve elde edilen tüm bulgular Ada’nın kendine özgü dinamikleriyle yeniden yorumlanmalıdır.
Bu şekilde KKTC’nin ekonomik büyümesinin hız kazanacağı ve ekonomideki istikrarın devam edeceği öngörülebilir.







