Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) politika faizini sürpriz bir kararla 100 baz puan indirerek yüzde 13’e çekti. Beklenti faizin değişmemesi yönündeydi.
TCMB, geçen yılın son 4 toplantısında faizde toplam 500 baz puan indirime gitmişti. Bu yılın ilk 7 toplantısında faizde bir değişiklik yapmamıştı.
Karar metinde ”Son dönemde belirgin şekilde açılan politika-kredi faizi makasının
parasal aktarımın etkinliğini azalttığı değerlendirilmektedir. Bu çerçevede kurul, makroihtiyati
politika setini, parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini destekleyecek araçlarla daha da
güçlendirmeye karar vermiştir.” denildi.
Para Politikası Kurulu’nun karar metni şöyle:
”Para Politikası Kurulu (Kurul), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde
14’den yüzde 13’e indirilmesine karar vermiştir.
Jeopolitik risklerin dünya genelinde iktisadi faaliyet üzerindeki zayıflatıcı etkisi artarak
sürmektedir. Önümüzdeki döneme ilişkin küresel büyüme tahminleri aşağı yönlü güncellenmeye
devam etmekte ve resesyonun kaçınılmaz bir risk faktörü olduğu değerlendirmeleri
yaygınlaşmaktadır. Türkiye’nin geliştirdiği stratejik nitelikte çözüm araçları sayesinde temel gıda
başta olmak üzere bazı sektörlerdeki arz kısıtlarının olumsuz etkileri azaltılmış olsa da
uluslararası ölçekte üretici ve tüketici fiyatlarının artış eğilimi sürmektedir. Yüksek küresel
enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri yakından
izlenmektedir. Bununla birlikte, gelişmiş ülke merkez bankaları artan enerji fiyatları ve arz-talep
uyumsuzluğu ile işgücü piyasalarındaki katılıklara bağlı olarak enflasyonda görülen yükselişin
beklenenden uzun sürebileceğini vurgulamaktadırlar. Ülkeler arasında farklılaşan iktisadi
görünüme bağlı olarak gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikası adım ve iletişimlerinde
ayrışma devam etmektedir. Finansal piyasalarda artan belirsizliklere yönelik merkez bankaları
tarafından geliştirilen yeni destekleyici uygulama ve araçlarla çözüm üretme gayretlerinin
sürdüğü gözlenmektedir.
Yılın başındaki güçlü büyüme dış talebin de olumlu etkisiyle ikinci çeyrekte de sürmüştür.
İstihdam kazanımları benzer ekonomilere göre daha olumlu seyretmektedir. Özellikle istihdam
artışına katkı veren sektörler dikkate alındığında büyüme dinamiklerinin yapısal kazanımlarla
desteklenmekte olduğu görülmektedir. Büyümenin kompozisyonunda sürdürülebilir bileşenlerin
payı artarken, turizmin cari işlemler dengesine beklentileri aşan güçlü katkısı devam etmektedir.
Bunun yanında, enerji fiyatlarındaki yüksek seyir ve ana ihracat pazarlarının resesyona girme
olasılığı cari denge üzerindeki riskleri canlı tutmaktadır. Cari işlemler dengesinin sürdürülebilir
seviyelerde kalıcı hale gelmesi, fiyat istikrarı için önem arz etmektedir. Kredilerin büyüme hızı ve
erişilen finansman kaynaklarının amacına uygun şekilde iktisadi faaliyet ile buluşması yakından
takip edilmektedir. Ayrıca, son dönemde belirgin şekilde açılan politika-kredi faizi makasının
parasal aktarımın etkinliğini azalttığı değerlendirilmektedir. Bu çerçevede kurul, makroihtiyati
politika setini, parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini destekleyecek araçlarla daha da
güçlendirmeye karar vermiştir.
Enflasyonda gözlenen yükselişte; jeopolitik gelişmelerin yol açtığı enerji maliyeti artışlarının
gecikmeli ve dolaylı etkileri, ekonomik temellerden uzak fiyatlama oluşumlarının etkileri, küresel
enerji, gıda ve tarımsal emtia fiyatlarındaki artışların oluşturduğu güçlü negatif arz şokları etkili
olmaya devam etmektedir. Kurul, sürdürülebilir fiyat istikrarı ve finansal istikrarın güçlendirilmesi
için atılan ve kararlılıkla uygulanan adımlar ile birlikte, küresel barış ortamının yeniden tesis
edilmesiyle dezenflasyonist sürecin başlayacağını öngörmektedir. Bununla birlikte, üçüncü
çeyreğe ilişkin öncü göstergeler iktisadi faaliyette bir miktar ivme kaybına işaret etmektedir.”