Güneş Kıbrıs

UBP GİRNE MİLLETVEKİLİ HASAN KÜÇÜK, GÜNEŞ TV’YE KONUK OLUP GÜNCEL,SİYASİ,EKONOMİK GELİŞMELERİ DEĞERLENDİRDİ

GÜNEŞ TV ÖZEL HABER

 

EKONOMİ KESİNTİLERLE DÜZE ÇIKMAZ

İşte Hasan Küçük’ün Güneş TV’ye söyledikleri…
SORU: Kabinede yeni bir değişiklik daha oldu. Ulusal Birlik Partisi içerisinde bazı sorunlar olduğu gözleniyor, neler oluyor?
CEVAP: İşin gerçeğini konuştuğunuz sürece birbirimizi anlarız. UBP içinde yaşanan sorunlar, sadece partiyi değil devleti olumsuz etkiliyorsa ve olumlu etkileri de varsa bizim bunu şeffaflıkla konuşmamız gerekir. Bizim dışımızda gelişen olaylara sadece seyirci kalmıyoruz. Bununla birlikte biz kendi sınırlarımızı, parti içerisindeki disiplin ve kurumsal yapıyı dikkate alarak görüşlerimizi ortaya koyuyoruz, takip ediyoruz, ısrarcı oluyoruz. Burada sorduğunuz soruya yuvarlak kelimelerle yorum yapmaya gerek yok. Her şey kamuoyunun önünde oluyor. Artı Ulusal Birlik Partisi’nin en güçlü yanı bu süreçleri kamuoyu önünde yaşanıyor ve tarihte hep benzer olaylar oldu. Yine bu tarihlerde yaşanan olaylarda UBP güçlenerek çıkmıştır.
Pandemi ve ekonomik anlamlardan geçtiğimiz zor süreçlerinde üstesinden gelerek başaracağız. Bizler partimize inanıyor ve ona destek veriyoruz. Çünkü bizler devletimize inan, devletin varlığı ve devamlılığı adına iş insanı kimliği ile destek veriyorduk. Şimdi de siyasete en yüksek seste ve en etkin bir şekilde, hiçbir görev tanımı ayırt etmeden yine önce devletimiz ve iki bayrağın her zaman önde olması gerektiği düşüncesiyle UBP’nin kurumsal yapısını, kurumsal hafızasına önem vererek hareket ediyoruz. Eğer burada kurumsal hafızanın zarar göreceği noktadaysa ben ve benim gibi düşünen gerek siyasi olsun gerekse sivil toplum örgütleri, iş dünyası bu rahatsızlığı dile getirmekten çekinmiyoruz.
Sorunlar var olduğu sürece çözümü yönünde daha etkin oluruz. Çünkü şöyle bir gerçek var; dünyada ki siyasi ve iktisadi gelişmelere ve dünyadaki yeni siyasi yapılara, devlet yönetim yapılarına, halkın beklentilerinin ne olduğunu düşünerek bakmanız gerekir.
Pandemi bütün dünyada sosyal, kültürel, üretim, tüketim, ekonomik yapımızı ve hatta bizim gibi daha çok kamu ekonomisi üzerine dayanan maliyemizi, buna bağlı olarak bütün disiplinlerimizi eğitimden tutun sağlık taramalarına kadar bütün sektörleri bütün dünyadaki gelişmelere göre artık üretim odaklı bir yönetsel yapıya getirmemiz gerekir. Burada da bütün kaynakların etkin ve verimli kullanılması esastır. Burada sadece verimlilik derken tarlada ekilen ürünün verimliliği değildir. İnsan kaynağınızı da verimli hale getirmeniz gerekir. Verimlilik derken insanın niteliğinin geliştirilmesi esası üzerinde duruluyor bunun temeline de insanlar bilgiyi koyuyor. Bilgi ve bu bilgi paylaşımını teknoloji ile birleştirip dünyaya ne kadar bu bilgiyi servis edebilirseniz ekonomik savaşta da dünyada bir adım önde olursunuz.
Sayın Sunat Atun’un vermiş olduğu kararı da saygıyla selamlıyorum. Çok değerli bir abimiz, milletvekilimiz.
Ne olursa olsun problemi bir kişinin üzerine yıkarak çözüm bulamazsınız. Bu dünyanın sonu değil, bayrak yarışıdır. Genç bir arkadaşımız oraya atandı ve başarılı olması için elimizden geleni yapacağız. O başarısız olursa onun yerine bir başkası geçecektir. Artık bunlara alışmamız gerekir. Taşınan suyu hep aynı kovayla, aynı yöntemle ve aynı kişiyle taşıdığınızda değirmenin dönme şekli bellidir. Bu söylediklerimle birilerine mesajım yoktur. Benim derdim başta UBP’nin kurumsal hafızasını güçlendirerek devletimizin güçlü ve o devlet kültürünü ve devlet olma anlamındaki kurumlarını güçlendirmektir. Bunu da insan kaynaklarıyla güçlendirebileceğiz.

SORU: KIBTEK ve akaryakıt konusu hükümette sizce neden bu kadar sıkıntıya neden oluyor? Özellikle akaryakıtın azaldığı görüldüğü halde hızlıca hareket geçilip ihaleye çıkılmaması bir öngörüsüzlük ve zafiyetten kaynaklanıyor olabilir mi?

CEVAP: Ben KIB-TEK emeklisi bir babanın çocuğuyum. Bu bağlamda bu konuya birçok konudan daha öncelikli bakıyorum. Bundan yaklaşık 3 ay önce bir programda da söyledim. KIB-TEK’deki konunun mali yapı olarak değil yönetsel bir yapı olduğunu ve maliyetlendirmedeki hataların olduğunu savundum. Gittim yerinde de inceledim. Ben KIB-TEK’in yönetsel yapısını ilk kurulumu başlarında olan yönetsel yapı anlayışla üzerinden 35 sene geçmiş hala aynı yönetsel yapıyla yönetiliyorsanız bu yaşadıklarınız çağ dışı sonuçlardır.
Eğer buradaki yapı yönetsel sorunsa o zaman sizlerde görev aldığınızda neden buna dokunmadınız derim. Kötü olan bu sorunun temel sorunu bu kişi özelinde değil. Yani x,y kişisi üzerinden konuşmuyorum. Zaten x ya da y kişi farklı sonuçlarla zarar uğratmışsa KIB-TEK’i bu benim işim değildir, bu ortaya çıkacak olan Denetleme Kurumu’nun raporlarıdır. Etkin denetlemelerde sayıştayın raporudur. Zaten bu yönde de açıklamalar yapıldı.
Sunat Atun’la ilgili konuya girmek şu an için hiçbir şeye hizmet değil. Sadece şunu söylemek gerekir; önemli olan bunların olmaması için ne yapmamız gerektiğidir. Ben KIB-TEK’in şu anda karar alma sürecindeki siyasi odaklı yapıdan kurtulmadığı sürece bu sorunlar dün olduğu gibi belki bugün biraz daha az olacak yarın belki daha farklı durumlar olacak. Çünkü buradaki sorun para olduğunda mazot alınması, zamanında gelmesi olayı değildir. Burada en önemli olay çapraz maliyetlendirme ve maliyet kontrolü dediğimiz yaklaşımı uygulamamız gerekir. Yani siz iki aylık ya da üç aylık yakıt ihalesine çıktığınız zaman o yakıttaki birim maliyetine göre fiyatlandırmayı belirleyip buna göre halkınıza siz satış yapmıyorsanız bu sorunlar her zaman olacaktır.
Yönetsel yapının ve maliye hesaplamalarının güncel koşullara göre ve güncel hesaplama tekniklerine göre gözden geçirilmesi gerekir. Ben şuna inanırım sorumluluğumuz yaptığımız sürece biz birbirimizi anlayabiliriz. Bunun üzerinde çok fazla irdelemek birini suçlamaya gider. Ben bir otelde bir kişinin elektrikten dolayı klimasını çalıştıramayarak 5 odasının boşaldığını ve o kişinin gözlerinin dolduğunu hatırlıyorum. Biz de bu ülkede yaşıyoruz bizim de sorunlarımız var. Dolayısıyla devletin en önemli ışığı elektriktir. Umut bir ışıksa bu ışığı söndürmeyeceksiniz.
Muhalefet ne derse desin. Siz doğru inandığınız, halkın menfaatindeyse bu kararı alacaksınız.
O günlerde dünyadaki akaryakıta erişim, finansman erişim zorluğunu da ortaya koyalım. Ama şu anda normal bir dönemden geçmiyoruz. Böyle bir dönemde de Sayın Başbakanımız hızlı karar üreterek, siyasal hatalar yapmamak adına bazı girişimler yaptığını biliyorum.
Çünkü halk şuna bakar: sen devletsen bile temel ihtiyaçları sağlamalısın. Devlet bunun için gerekirse zarara da uğrar ama bu zarar belli bir düzeyde ve halka açıklanır olması gerekir. O zaman halk size neden devleti zarara uğrattın demez. Eğer biz bunun önlemini almamış ve bilinçli olarak halk zarar uğratılırsa halktan önce ben nedir yaptığınız derim. Buna hakkımız var. Zaman zaman da bunu takip ediyoruz. Kimse bu konular üzerinde kayıtsız olduğumuzu düşünmesin. Umutların sönmemesi için elektriğin de sönmemesi gerekir.

SORU: Kamudaki kesintiler büyük bir tepkiye neden oldu ve geri adım atıldı. Bu karara dair neler söyleyebilirsiniz, bunu doğru buluyor musunuz?

CEVAP: Bu sorunun birinci muhatabı öncelikle sayın Maliye Bakanı ve Sayın Başbakandır. Yine de ben bu sorunun gelme ihtimaline karşı hazırlıklıydım ve sayın başbakanımızı aradım. İç kaynaklardan yaratılan bir kaynak oluşturulduğunu, şöyle bir yorumlama yapmak gerekir. 4 gün önce yok muydu bu kaynak diye sorulabilir.
Bir ülke ekonomisi tamamen maliye giren şekil tablosu üzerinde şekilleniyorsa ve sizin direkt gelirlerinizin yüzde 75’i direkt ve dolaylı vergilerden toplanıyorsa burada maalesef zaman zaman yapılabilecekler arasında, siz önce maaş skalasına bakarsınız ve kaynağınız yoksa kaynak yaratmaya çalışırsınız. Tercih ettiğim bir şey değil kesinti yapmakta onu belirtmek isterim. Kesinti ile ekonomiyi düze çıkaramaz ancak maliyeyi toparlarsınız.
Maliye ve ekonomi tamamen birbirinden farklıdır. Siz maliyedeki kasaya baktığınız zaman ve o günkü koşullarda bir kaynağınız yok ve ortaya koyduğunuz öngörüler bu kadar da para toplama olasılığınız olsa da bu riske karşı maliye bir kaynak yaratma adına bir alternatifiydi. Bu geçmişte de yapıldı ve başarılı oldu mu soru işareti.
Bunu geçici bir süre, toplumsal seferberlik adına yapmamızı desteklerim ancak bu sürdürülebilir değil. Bu dört gün içerisinde kaynak yaratma adına yapılan çalışmalar ve girişimler sonuç verdi.”

SORU: Asgari ücret belirleme yöntemini doğru buluyor musunuz?
CEVAP: Süleyman Demirel’in bir sözü vardır; bir siyasi partiyi de bir hükümeti de deviren evdeki tenceredir. Siz asgari ücreti ne kadar arttırırsanız arttırın bunun hayat pahalılığına neden olduğunu bileceksiniz. Önemli olan bizim ithal ürün dediğimiz ve üretim olarak ürettiğimiz temel gıda ürünlerin ham maddelerin, gümrüklerden ülkeye girerken belli dönemlerde fiyat istikrarını sağlayabilmektir.
Fiyat istikrar fonu her geçen gün güçleniyor. Üreticilerin elektik maliyetlerini düşürürseniz üreticiye destek olursanız. Türkiye’den ithal edilen temel gıda ürünleri bu ülkeye dövizle geldiği sürece biz bu pahalılığı yaşayacağız. Bu işin kökten çözümü bu döviz cinsinden gelen ürünlerin TL’ye çevirip getirilmesi ve bu şansımız var. En kısa zamanda da inşallah bunun bir fırsatını buluruz. Anavatan Türkiye’deki ilgili arkadaşlara da rakamlarla gittiğimiz zaman, bir yıllık ithal fiyatlandırma nedir? İhracatımız nedir ve aralarındaki fark nedir? Aradaki farkı yıllık mali işbirliği protokolüne koyarsak ve oradaki amacın ekonominin sürdürülebilir bir dengesi olduğunu düşünerek amacına hizmet eden bir yaklaşım olduğunda buna kimse hayır demez diye düşünüyorum.
Asgari ücreti belirlerken realite ve gerçeği ortaya koymak gerekir. Maliyetin gelirlerini arttırarak bazı koruyucu tedbirlerle birlikte insanların o bir sepet maliyetler dediğimiz temel tüketim ürünlerinde en azından belli bir süreyle günlük muafiyetlerini, peşin KDV’yi, vergileri veya gümrükten döviz kuruyla gelen faturaları o günkü kuruyla değil de sabit bir kur belirlenmelidir.

SORU: Ekonomide yönümüzü doğru tayin etmek ve ülkemizin de içinde bulunduğu krizden çok büyük hasarlar almadan çıkabilmek için nasıl bir yol haritası çizilmeli?
CEVAP: Eskiden al bu aspirini iç derlerdi. Benim bu söyleyeceğim reçete değil. Mensubu olduğum partiye sürekli önerilerimizi koyuyoruz. Bunu meclis kürsüsünden de grup vekil toplantılarında da ifade ediyorum. Bu işin reçetesi tektir. Siz dünyadaki siyasi, iktisadi gelişmeleri dikkate alarak, toplumsal yapınızı dikkate alarak, ifade ettiğim gibi sosyal, kültürel, psikolojik, bunun yanında mesleki gelişimleri, dünyadaki iş alanlarını, teknolojinin gelişmesini dikkate alarak bu ülkede mukayese üstün meslek alanlarını da düşünerek, sivil toplum örgütlerini de yanınıza alarak, ekonomik platformu da yanınıza alarak ülkenin ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınma 5 yıllık planını çıkarmak zorundasınız. Reçete budur. Bir ülke oraya gelen sıcak parayla kalkınır. Bunu yapmadığınız sürece, arz talep dengesizliğinde ve dünyadaki gelişmelerden kopuk olursanız ve bizim ülkedeki gibi kamu ekonomisi üzerine bağlı durumlarda siz kalkınmayı çok öne alamazsınız. Biz siyasetçilerin gelişim ve kalkınma ayrımını iyi yapmamız gerekir. Gelişmişliği tamamladığınız sürede halkın kalkınması ve refahı artar. Bu bağlamda içerde iç yatırımcıların teşvik edilmesi gerekir. Dış yatırımcıların da bu ülkeye gelmesi için yasa yapılmalı ve ülkenin yol haritası belirlenmeli. Bunlar olmazsa dış yatırımcı ülkeye gelmez. Bir ülkenin lokomotif kalkınmasında eğitim itici motordur. Bunu yaparken eğitimi ve diğer bütün alanları bir disiplin içinde kullanacaksınız. Temelinde ise ekonomik, sosyal, kültürel kalkınma programınız olması gerekir. Turizmde hizmet sektörü dışında hizmet sektöründe üretimi arttırmanız gerekir.

 

GÜNEŞ TV ÖZEL HABER

Exit mobile version