Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Rum Dışişleri Bakanlığınca konuyla ilgili yapılan ve Türkiye’yi hedef alan yazılı basın açıklamasında, haddini aşan ifadelere yer verilmiştir. Rum tarafı, Kıbrıs Türk halkı adına konuşma hakkı olmamasına rağmen devletimiz ile Türkiye arasındaki ilişkilere dair Kıbrıs Türk halkı adına yorum yapacak kadar ileriye gitmektedir. Rum tarafının açıklaması, ana vatan Türkiye ile KKTC’nin sarsılmaz ilişkilerini bozamayacağını anlamayacak kadar modası geçmiş bir anlayışa sahip olduğunu göstermektedir.”
Sınır boyunca yüzlerce ağır silah mevzisi yerleştirmek, Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi papazlarına silah atış talimi yaptırmak, radar sistemi tedarik etmek, birçok ülke ile askeri tatbikat gerçekleştirmek, ikili askeri iş birliği anlaşmaları yapmak ve Kıbrıs Türk halkının Doğu Akdeniz’deki haklarını ihlal eden tek yanlı faaliyetlerde bulunmak gibi faaliyetlerin Rum kesiminin “samimiyetsizliğini” ortaya koyduğu vurgulanan açıklamada, Rum tarafının samimiyetsizliğinin 2004 referandumlarında da test edildiği belirtildi.
Rum tarafının tüm anlaşma önerilerini reddetmesinin tek amacının, Kıbrıs Türk halkını izolasyon altında yaşamaya mahkum bırakmak olduğuna işaret edilen açıklamada, Kıbrıs Türk halkı açısından Rum tarafının samimiyetsizliğini değerlendirmek için bahsedilen sebeplerin yeterliliğinin açık olduğuna dikkat çekildi.
Açıklamada, şu değerlendirmeler yer verildi:
“Rum tarafının, Kıbrıs Türk halkının görüşlerini ve hatta varlığını yok sayan tavrı, Kıbrıs meselesindeki tek muhatabının Türkiye olduğu yanılgısıyla kamuoyunun algısını yönlendirmeye çalışması beyhudedir. Ada’nın ortak sahibi olan Kıbrıs Türk halkını temsil eden ve toprakları üzerinde tam egemenliği bulunan KKTC devletinin var olduğu gerçeği değişmeyecektir.”