Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “Egemen eşit devletimizin uluslararası alanda tanınması bir haktır ve bu hakkın gerçekleşmesi için Anavatan Türkiye ile birlikte mücadelemize kararlılıkla devam edeceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Tatar yaptığı yazılı açıklamada, bugüne kadar Kıbrıs’ta bir uzlaşıya varılamamasından hangi tarafın sorumlu olduğu ve bu çabaları kimin sabote ettiğinin bilindiğini, Genel Sekreterin ilgili raporlarına da yansıdığına dikkat çekerek, bunda Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in taşıdığı kişisel sorumluluğun yadsınamaz bir gerçek olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Tatar, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in BM 77. Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmaya yanıt verdi.
Cumhurbaşkanı Tatar, Rum liderin BM Genel Kurulu kürsüsünü Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne karşı bir saldırı platformu olarak kullanması, Kıbrıs Türk halkına herhangi bir söz hakkı verilmediği bir ortamın istismarından başka bir şey olmadığını vurguladı.
Anastasiadis’in bu saldırgan ve cüretkâr tutumunu şiddetle kınadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, “Anavatan Türkiye’ye, devletimize ve Kıbrıs Türk halkına karşı sarf ettiği sözleri kendisine iade eder, buna imkân veren uluslararası toplumu, bu yanlı tutumunu yeniden gözden geçirmeye çağırırız” dedi.
– “Bu ifadelerin, Kıbrıs’taki iki halk arasındaki güven eksikliğini daha da körükleyeceği ve uzlaşı çabalarına yeni bir darbe indireceği açıktır”
Cumhurbaşkanı Tatar açıklamasında şunları kaydettİ:
“Rum lider Anastasiadis’in, BM Genel Kurulu’nda yapmış olduğu konuşma bizi şaşırtmamıştır. Ancak bu konuşmasıyla bilinen Rum iddialarının dahi ötesine geçen Anastasiadis, gerek içeriği gerekse tonu itibarıyla her türlü dayanaktan yoksun iddialarını yeni bir düzeye taşımıştır.
Bunu yaparken de 1963’ten beri gasp ettikleri sözde ‘Kıbrıs Hükümeti’ sandalyesini, Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne karşı yine bir saldırı aracı olarak kullanmaktan çekinmemiştir.
Anastasiadis’in bu konuşması, Rum liderliğinin bugüne kadar yaptığı en saldırgan ve düşmanca konuşmalardan biri olarak kayıtlara geçmiştir. Anastasiadis’in sergilediği bu haddini bilmez tutum, sadece Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile kalmamıştır. Rum lider, BM’nin saygınlığına da dil uzatan, örgütü küçümseyen ifadeler kullanmıştır.
Anastasiadis’in suistimal etmekte olduğu bu sıfatının, kendi bağımsız ve egemen devletine sahip olan Kıbrıs Türk halkını veya adanın bütününü temsil etmediğini, Rum liderin buna hak ve yetkisinin bulunmadığını öncelikle vurgulamak isteriz.
Gerek içerik gerekse üslup olarak haddini aşan Anastasiadis’in bu ifadeleri, adadaki tarihi ve mevcut gerçeklerin tam bir çarpıtması olup Kıbrıs’ın tarihine yeni bir kara leke olarak geçecektir. Detaylı olarak yanıtlamaya değer görmediğimiz bu ifadelerin, Kıbrıs’taki iki halk arasındaki güven eksikliğini daha da körükleyeceği ve uzlaşı çabalarına yeni bir darbe indireceği açıktır.
Bu sözlerin sahibinin, 1963’te başlayan ve 11 yıl süreyle devam eden katliamlar ile mezalimin sorumlusu kendileri değilmiş gibi dünyanın karşısına geçip çekinmeden insan hakları dersi vermeye çalışması, ibretliktir.”
Kıbrıs Türk halkına karşı soykırım boyutlarına ulaşan katliamlar ve mezalimle 1960 ortaklık cumhuriyetinin de temellerine dinamit konulduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, “Bu mezalime paralel olarak Kıbrıs Türkü, ortak devletin tüm organlarından silah zoruyla atılmış ve ortaklık cumhuriyeti tamamen Kıbrıs Rum tarafının işgali altına girmiştir. Bu bir iddia değil, zamanın BM raporlarına ve uluslararası basına da yansıyan tarihi bir gerçektir” dedi.
-“Buna imkân veren uluslararası toplumu, bu yanlı tutumunu yeniden gözden geçirmeye çağırırız”
Cumhurbaşkanı Tatar açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Bugüne kadar Kıbrıs’ta bir uzlaşıya varılamamasından hangi tarafın sorumlu olduğu ve bu çabaları kimin sabote ettiği ise bilinmekte olup Genel Sekreter’in ilgili raporlarına da yansımıştır. Bunda Anastasiadis’in taşıdığı kişisel sorumluluk da yadsınamaz bir gerçektir. Hal böyleyken, Rum liderin BM Genel Kurulu kürsüsünü Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne karşı bir saldırı platformu olarak kullanması, Kıbrıs Türk halkına herhangi bir söz hakkı verilmediği bir ortamın istismarından başka bir şey değildir. Anastasiadis’in bu saldırgan ve cüretkâr tutumunu şiddetle kınarken; Anavatan Türkiye’ye, devletimize ve Kıbrıs Türk halkına karşı sarf ettiği sözleri kendisine iade eder, buna imkân veren uluslararası toplumu, bu yanlı tutumunu yeniden gözden geçirmeye çağırırız.
BM 77. Genel Kurulu’nda, Kıbrıs Türk halkının ve onun egemen devleti Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hislerine tercüman olan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a, yapmış olduğu tarihi konuşma nedeniyle şükranlarımızı bir kez daha ifade etmek isteriz. Egemen eşit devletimizin uluslararası alanda tanınması bir haktır ve bu hakkın gerçekleşmesi için Anavatan Türkiye ile birlikte mücadelemize kararlılıkla devam edeceğiz.”