


Arkın Yaratıcı Sanatlar ve Tasarım Üniversitesi (ARUCAD), sanat ve tıbbı bir araya getiren anlamlı bir seminere ev sahipliği yaptı.
28 Mart 2025 Cuma günü Konferans Salonunda gerçekleşen “Bir Toplumun Şifası Olan Dr. Fazıl Küçük’e Adanmış Şifa Tasları” başlıklı semineri, Oksitosin Tıp ve Sanat Platformu kurucusu ve Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Elif Vatanoğlu Lutz sundu. Seminer, Kıbrıs Türk Tabipler Birliği’nin 14 Mart Tıp Bayramı programının kapanış organizasyonunda yer aldı.
Seminere, ARUCAD Rektörü Prof. Dr. Asım Vehbi, Dr. Fazıl Küçük Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Mehmet Küçük ve Üyesi Selen Süheyla Küçük, Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkanı Prof. Dr. Ceyhun Dalkan ile birlikte akademisyenler, öğrenciler ve sağlık çalışanları katıldı.
Dr. Fazıl Küçük Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Selen Süheyla Küçük seminerde yaptığı konuşmada şu sözlere yer verdi: “Şifa yalnızca hastalığı iyileştirmek değil, aynı zamanda umudu var edebilmektir. Şifa verebilmek paha biçilmez bir eylemdir. Bu vesileyle tüm hekimlerimizin 14 Mart Tıp Bayramını kutluyorum. Dedem Dr. Fazıl Küçük, eğitimini tamamladıktan sonra Kıbrıs’a dönerek halkına ücretsiz doktorluk hizmeti sunmaya ve onlara liderlik etmeye başlamıştır. 1963 olaylarında evini halka açarak onların şifası olmuş, halktan almadan halkına vermiştir. Onun liderlik ettiği değerlerin yeni nesillere aktarılması büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle bu tür etkinliklerin artarak devam etmesini diliyor, ARUCAD’a bu değerli organizasyon için teşekkür ediyorum.”
Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkanı Prof. Dr. Ceyhun Dalkan ise konuşmasında, “Bugün Dr. Küçük’ü anmak için buradayız. O, imkânsızlıklar içerisindeki Kıbrıs Türk halkına kendini adamış bir isimdir. Parası olmadığı için kimsenin geri çevrilmemesi gerektiğine inanırdı. Kendi imkânlarıyla ilaç temin ederek köy köy gezmiş, halkına şifa sunmuştur. Mücadelesi yalnızca hastalıklarla değil, cehaletle de olmuştur. ‘Bir toplum eğer karanlığa gömüldüyse o toplumun geleceği de hastalıklı olacaktır. Yobazlığın zehri engereğin zehirinden daha ölümcüldür’ sözüyle düşünce sağlığının da önemini vurgulamıştır. Bugün onu anarken, ışığının hala Kıbrıs Türk halkının vicdanını aydınlattığını görüyoruz” ifadelerini kullandı.
ARUCAD Rektörü Prof. Dr. Asım Vehbi ise yaptığı konuşmada, “Bugün sanat, tıp ve liderimiz Dr. Fazıl Küçük’ün buluştuğu çok değerli bir etkinliğe ev sahipliği yapmaktan büyük gurur duyuyoruz.
Gusi Barış Ödülü sahibi Elif Hocamızı ağırlamak bizim için ayrıca mutluluk verici. ARUCAD Ailesi olarak, Kıbrıs Türk halkının lideri olan Dr. Küçük’ün halk sağlığına yaptığı katkıları sanat aracılığıyla ele almak bizim için çok değerli. Bu etkinlikte sanat ve tıbbın birbirini nasıl besleyerek desteklediğini hep birlikte göreceğiz. Ayrıca, bu etkinlik vesilesiyle tüm hekimlerimizin 14 Mart Tıp Bayramını kutluyorum. Bugün öğrendim ki bu yıl hekimlerimizin bir sanat sergisi olmuş, dilerim önümüzdeki yıl bu sergiyi ARUCAD ile birlikte gerçekleştirebiliriz” dedi.
Seminerde Prof. Dr. Vatanoğlu Lutz, kurucusu olduğu Oksitosin Tıp ve Sanat Platformu’nun çalışmalarını ve “tıpta insan bilimleri” yaklaşımını katılımcılarla paylaştı. Modern tıbbın teknik yönlerinin yanı sıra etik, felsefi ve sanatsal boyutlarının da sağlık hizmetlerinin ayrılmaz bir parçası olduğuna dikkat çeken Lutz, sanatın iyileştirici gücünü farklı örneklerle ortaya koydu. Şifa tasları aracılığıyla gerçekleştirilen, kadim geleneklerin günümüz tıbbıyla nasıl harmanlanabileceğini gösterdi. Sunumda ayrıca tıp tarihinden minyatürler, bio-art çalışmaları ve modern sanat örnekleri üzerinden insan bedeni, hastalık ve iyileşme temaları değerlendirildi. Dr. Fazıl Küçük’ün yalnızca bir hekim değil, aynı zamanda bir toplum lideri olduğunu vurgulayan Lutz, bu çok yönlü kişiliğin genç kuşaklara sanat yoluyla aktarılmasının önemini dile getirdi. Etkinlik, sadece bir seminer değil, aynı zamanda tıbbın insanla, insanlığın ise sanatla bağını yeniden hatırlatan güçlü bir anlatıya dönüştü.
Prof. Dr. Elif Vatanoğlu Lutz, seminerde gerçekleştirdiği sunumda, tasarladığı 12 şifa tası üzerinden Dr. Fazıl Küçük’ün liderliğini, şifa kavramını ve sanatla tıbbın buluşma noktasını anlattı. Oksitosin Tıp ve Sanat Platformu’nun kuruluş hikâyesinden söz eden Lutz, hekimlerin eğitimlerinin başında hem mantıksal hem de yaratıcı düşünme yetilerinin aktif olduğunu, ancak zamanla ezbere dayalı eğitim sisteminin bu yaratıcılığı azalttığını belirtti. Bu nedenle Oksitosin oluşumunu hayata geçirdiğini ifade etti.
Sunumunda ayrıca pandemi döneminde farklı ülkelerde çevrimiçi olarak gerçekleştirdiği seminerlerde oksitosin hormonunun ırkçılık gibi toplumsal sorunlarla nasıl ilişkilendirilebileceğini anlattığını belirten Lutz, bu çalışmaları sayesinde Gusi Barış Ödülü’ne layık görülen ilk Türk kadın olmuştur.
Lutz, şifa taslarının tasarım süreçlerini detaylı bir şekilde anlatarak dönüştürücü ve iyileştirici etkisini katılımcılarla paylaştı. Halk sağlığını tehdit eden alternatif tıp uygulamalarının bilimsel temelden uzaklaştıkça nasıl bir risk oluşturduğunu örneklerle açıklayan Lutz, alternatif tıbbın şifa taslarının olduğu gibi raflara kaldırılarak birer sanat biçimi olarak kalmaları gerektiğinin altını çizdi.
Sanat, tıp ve liderlik kavramlarını aynı zeminde buluşturan seminer, katılımcılara hem düşünsel hem de duygusal anlamda güçlü bir deneyim sundu. Geniş katılımla gerçekleşen etkinlik, sağlık ve sanat alanındaki profesyonellerin yanı sıra öğrenciler ve toplumun farklı kesimlerinden izleyiciler tarafından ilgiyle takip edildi.