

KARACA: “ÜLKEMİZİN FAUNASINDA BULUNAN BİTKİLER BİZE GEÇMİŞTEN MİRASTIR’’
Fidan üretiminde önemli yol kat eden Tarımsal Araştırma Enstitüsü (TAE), bu yıl ülkenin iklim ve toprak yapısına uygun yüz bine aşkın fide ve fidanı ülkemize kazandırdı.
‘’En büyük sorun personel yetersizliği’’
Ülkede yapılan araştırmalar nelerdir? Kaç çeşit fidan üretimi yapılıyor? Üretim ülke ihtiyacını karşılıyor mu?
“Maalesef hiçbir zaman ülke ihtiyacını karşılayamıyoruz. Daire olarak 2019’da Bakanlığımızın bünyesinde yer alan bütün fidanlıkları devraldık. Daha önce Türkmenköy’de bizim fidanlığımız vardı. Daha sonra Tarım Dairesi’ne ait olan Güzelyurt Eğitim Üretim Çiftliğini ve Lefkoşa fidanlığını devraldık ve yeniden yapılandırdık. Bir organizasyon ve kaynak sorunu vardı, gücümüzü birleştirdik. Yasa ile 2019 Ocak ayında bize bağlandılar. Bu günlerdeki en büyük sıkıntımız, yetişmiş personel sayımızın yetersiz olmasıdır. 2022’de Güzelyurt’ta 8 tane personelimiz emekli olup işten ayrıldı.” Bu bizim dairemizin geleceği için de sıkıntılı bir durumdur, çünkü yarın veya daha sonraki günlerde elimizdeki iş bilen personeller eksildikçe büyük sıkıntı yaşayacağız.”
“Hem sayıyı hem çeşidi artırmaya çalışıyoruz”
“Son 3 yıldır her sene üretim kapasitemizi artırarak iki katına çıkardık. Geçen yıl ortalama fide ve fidanla birlikte 140 bine yakın üretim yaptık. Çeşit olarak da 100 civarındayız. Talep çok ama her sene farklı farklı bitki gurupları popüler oluyor. Mesela son 2 - 3 yıldır zeytine, haruba ve avokadoya inanılmaz talep var. Biz bu talebi karşılayamadığımız zaman maalesef bir şekilde gerek ithalat yoluyla gerekse kaçak yollardan (güneyden) ülkeye getiriyorlar. Böyle de olunca döviz kaybı oluyor, paramız gereksiz yere yurt dışına gitmiş oluyor. O yüzden elimizden geldiğince hem sayıyı hem de çeşidi artırmaya çalışıyoruz.
“Gelecek yıl iki önemli projemizi daha faaliyete geçireceğiz”
“Bugüne kadar 59 projemiz tamamlandı ve 19 projemiz de devam ediyor. Projelerimizin finansman kaynağının tümü Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyük Elçiliği tarafından karşılanmaktadır. Önümüzdeki yıl da yeni projelerimiz olacak. Bunlardan biri “Buğday Islah Projemiz” diğeri ise “Yer fıstığı çeşit adaptasyon projesi” olacak. Geçtiğimiz yıl Beşparmak ve Reşat Bey arpa tescilini gerçekleştirdik. Ayrıca bizim fidan üretimimizde döner sermayemiz vardır. Çok talep geliyor ancak yasa gereği fidan talepleri olan kurum ve kuruluşa ücretsiz fidan veremiyoruz. Elde ettiğimiz gelir ile bir sonraki yılın fidan üretimi için gerekli olan ham madde alımlarını yapıyoruz. Bu yıl itibari ile 3.5 milyon bir gelirimiz oldu, bir önceki yıla göre gelirimizi 2.5 katı artırdık.”
“Personel eksikliği sıkıntısı yaşıyoruz”
Bio teknoloji laboratuvarının çalışmalarını nasıl yürütüyorsunuz?
“Doku kültürü özetle bitkinin büyüme ucu sürgününden dediğimiz, bir sürgünden bir parça alıp binlerce milyonlarca fidan üretme yeteneği demektir. Laboratuvarımız 2019 yılında Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilerek faaliyete geçti. 4 -5 yıllık bir inşaat dönemi sürdü. 2019 yılı rakamlarına göre 4.5 milyon TL bir maliyeti vardı. Şimdiki fiyatla hesaplayacak olursak 20 milyon TL’yi geçer diyebiliriz. Tabi ki orada da sıkıntımız personel eksikliğidir. Böyle bir laboratuvarın en az 10 -15 teknik personeli olması ve haftanın yedi gün çalışması gerekmektedir. Oradaki labaratuvarın başında her an birinin durması gerekir ki bir arıza durumunda müdahale edilebilsin. Elektrik kesintisi bütün sistemin ve zincirin kopmasına neden olur. Bütün yıl harcadığımız emeğiniz de boşa gidebilir. Ancak biz 1-2 tane personel ile bu durumu özveri ile sürdürüyoruz. Yurtdışında pahalı olan, döviz kaybına neden olacak çeşitleri üretebilmeyi hedefliyoruz. Böylelikle orası kendi kendini çevirmesini hedefliyoruz. Çünkü bu labaratuvarımız gerçekten büyük maliyetli bir yerdir. Sadece aylık elektrik tüketimi 14 - 15 bin TL’dir. Kendi kendini bile çevirmeye yeterli aşamaya gelmesi bizi mutlu edecektir. Hedefimiz de budur.”
“Zeytin, üzüm ve incir için Türkiye’de tescile başvurduk”
Ülkeye özgü bir çok çeşitlilik kazandırdınız. Arpa ve zeytin çeşitliliği için yürütülen çalışmalardan bahseder misiniz?
‘’TAGEM ile birlikte 2013 yılında arpa ıslah çalışmaları başladı. Proje liderimiz olan Reşat Değirmenci bey 2020 yılında Tarım Dairesi müdürü oldu ve dairemizden ayrıldı. Ancak bizden kopmadı elinden geldiğince her zaman bize projesinde destek oldu. Dairemiz 2021 yılında Beşparmak arpa çeşidi ve 2022 yılında da Reşat Bey arpa çeşidini tescilledi. TAGEM’deki uzmanlarımız Reşat Bey görevinden ayrılınca çalışmaları onlar devam ettirdi. Hatta Devlet Üretme Çiftliklerinde yeni istihdam edilen mühendis arkadaşlarımızı da projeye kattık.
Öte yandan iki adet Fiğ çeşitlerini de ıslah ettik. Şimdiki hedefimiz onları çiftçiye tohum olarak ulaştırmaktır. Planlı bir sistem kurduk. Bu yıl hem Devlet Üretme Çiftliği ile Tarımsal Araştırma Enstitüsü bünyesinde hem de çiftçinin elinde tohumluk arpa üretimi yapıyoruz.
Zeytin, harup, badem, alıç, babutsa, asma, incir, ülkenin geçmişten günümüze gelen bitkisel materyallerimizdir. Bunları moleküler olarak da çalıştık. Farklı olanları, verimi yüksek olan çeşitleri de bünyemizdeki koleksiyon parsellerine aktarmaya başladık. Ayrıca Zeytin, üzüm ve incir de Türkiye’de tescile başvurduk. Kendi ülkemiz adına tescil alabilmek için başvurduk. Diğer üzüm çeşitlerimizi de tescilleyeceğiz. Coğrafi tescil olarak patatesi de başlattık. Ülkenin ikliminin ve toprak yapısının verdiği özel bir lezzet, tat ve ünü vardır.”
“Ülkemizdeki fidan ağaçları yeterli değildir”
Ülkemizde fidan ve ağaçlar yeterli mi? Yeterli değilse özel bir çalışma var mı?
“Ülkemizde yeteri kadar fidan vardır dersek yalan olur. Çok çeşit vardır ve hepsine yetişmemiz imkansızdır. Her sene elimizden geldiğince farklı çeşit ortaya koymaya çalışıyoruz. Mesela ilk defa bu yıl Avakado çıkacak. Onun üretimini geçen sene planladık. Mesela harubun çekirdekten aşı dönemine kadar yaklaşık üç yıl ihtiyacı vardır. Bu sene onu da planladık. Ama tabi ki ülkemizdeki fidan ağaçları yeterli değildir.”
Bir ağaç fidanın ülkeye adapte olma süreci nedir?
“Bir fidanın veya bir ağacın ülkeye adapte olma süreci bitki çeşidine göre değişkendir, ayrıca illa ki adapte olacak diye bir şey söz konusu değildir. Adapte olduğunu görmek için ise en az 7 veya 8 yıl gerekmektedir. Araştırma Enstitümüzün amacı da zaten budur. Üretici bunu diktiği zaman 7 – 8 sene masraf edecek ve sonrasında başarısız olacaksa, boşa zaman ve boşa masraf demektir. Ürettiğimiz fidan çeşitlerine gelecek olursak, kendimiz deneyip, kalitesini verimini ülke koşullarına adapte sürecinde ispatlanmış fidanların üretimini yapıyoruz. En önemli farkımız da budur.”
“Yaklaşık 7 – 8 yıldır çalışıyoruz”
Biraz da adaptasyon sürecinden bahseder misiniz?
‘’Fidan aşamasında dikilir. Gözlemlenmeleri yapılır. Çiçeklenme dönemi ne zamandır, birinci, ikinci ve beşinci yıl koşullara dayanıklılığı nedir, bunlar gözlemlenir. Altıncı ya da sekizinci yılın sonunda karar verilir. İyi bir çeşit midir? Kaliteli midir? Yüksek verimlidir ya da düşük müdür. Ona göre üretici geldiği ve sorduğu zaman ben ‘’bu çeşidi ekeceğim’’ derse iyidir ya da kötüdür diyebiliriz.
Daire olarak genellikle bahçe bitkileri ağırlıklı ve mevcut genetik kaynağı ve diğerlerinin (süs bitkileri) adaptasyon denemelerini yapıyoruz. Yok olmak üzere olan veya iyi çeşitleri de tespit edip, her sene gidip yerinde coğrafi olarak işaretliyoruz. İyi olan çeşitleri de kendi bünyemizde olan parsellere aktarıyoruz. Bu çalışmayı olası bir yangın veya hastalık karşısında ülkemiz genetik kaynağı kaybetmemesi için yapıyoruz. Onlar bize geçmişten miras. O mirası biz de gelecekteki nesillere bırakmak için bu yolu seçtik. Bu konuda da yaklaşık 7-8 yıldır çalışıyoruz. Mesela Türkmenköy’de incir konusunda iyi bir yere geldik. Harub da da aynı şekilde. Üzümde de koleksiyon parselimiz var. Şeftali, nektarin, erik, elma ve armut gibi bu çeşitler dünyada ve Türkiye’de ön plana çıkan çeşitleri biz bir şekilde buraya getirip, burada adaptasyonunu deniyoruz. İyi olanları da koleksiyon parseline aktarıp, damızlık olarak üretimde kullanıyoruz. Çünkü fidan üretimi biraz meşakkatlidir. Ve bizim tarım sektörü maalesef devlet dairesi zihniyetini kabul etmez. Biz mutlaka bir şekilde o döngüyü sağlamamız gerek. Ek mesaimiz de olmamasına rağmen özverili çalışmayla bu işleri planlıyoruz.’’






