

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, KKTC’nin tüm ambargolara ve baskılara rağmen her geçen gün daha da ileriye gittiğini belirterek, yönetsel, yargısal ve tüm diğer kurumları ile demokrasinin ve halk iradesinin esas alındığı gurur verici çağdaş bir yapıya ulaştığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Tatar, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti; onurumuzdur, namusumuzdur. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, vatan bildiğimiz bu topraklarda sahip olduğumuz en büyük değerdir” dedi.
Devletten vazgeçilmeyeceğini söyleyen Tatar, “Kan ve can pahasına kurduğumuz devletimizden, sahip olduğumuz egemenliğimizden ve Anavatan Türkiye'nin garantörlüğü ile Türk askerinden vazgeçmeyeceğiz. 1974 öncesinin acı ve karanlık dolu günlerini bir kez daha yaşamayacağız” ifadelerini kullandı.
Tatar, KKTC’nin ekonomide, bilişimde, tarımda, sanayide, yükseköğrenimde ve diğer sektörlerde yeni projeler, yeni yatırımlar ve Anavatan Türkiye’nin sağladığı yardım ve hibelerle daha da ileri gittiğini belirtti.
Maraş açılımı ile yeni Ercan Havalimanı terminalinin hizmete açılmasının da ekonomiye büyük katkılar sağladığını kaydeden Tatar, “Eminim ki her geçen günle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti daha da güçlenecektir” dedi.
15 Kasım KKTC’nin 40’ıncı kuruluş yıl dönümünde Cumhuriyet Bayramı kutlamaları Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın bugün saat 12.00’de BRT’de yayımlanan açılış konuşmasıyla başladı. Aynı anda 21 pare top atışı da yapıldı.
Tatar, “Bugün, bir asırlık özgürlük ve bağımsızlık mücadelemizin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla taçlandığı gün. Bugün, en zor koşullar altında, halkımızın destansı mücadelesiyle, kan ve can pahasına kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 40’ıncı kuruluş yıl dönümü. Bugün, en büyük bayramımız. Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.” ifadelerini kullandı.
- “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti; onurumuzdur, namusumuzdur”
KKTC’nin bu topraklarda sahip olunan en büyük değer olduğuna işaret eden Tatar, şunları kaydetti:
“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti; onurumuzdur, namusumuzdur. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, vatan bildiğimiz bu topraklarda sahip olduğumuz en büyük değerdir.
Bu kutlu günde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşunda emeği, alın teri ve büyük fedakârlıkları bulunan kahraman halkımızı en içten duygularımla selamlarken; özgürlük liderimiz Dr. Fazıl Küçük ile Kurucu Cumhurbaşkanı’mız Rauf Raif Denktaş ve dava arkadaşlarını, bu kutsal mücadelede şehit düşen mücahit ile Mehmetçiklerimizi rahmet ve minnetle anar, gazilerimize şükranlarımı sunarım.
Sevgili kardeşlerim,
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti; onurumuzdur, namusumuzdur. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, vatan bildiğimiz bu topraklarda sahip olduğumuz en büyük değerdir.
Tüm dünya şunu bilmelidir ki; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bizlere aziz şehitlerimizin emanetidir. Bu kutsal emaneti ayaklar altında çiğnetmemek en büyük görevimizdir.”
Kıbrıs’ın 1571 yılında fethedildiğini hatırlatan Tatar, “Atalarımızın 1571 yılında fethettiği bu toprakları vatan bildik. Köklerimizin Anadolu’da olduğu bilinciyle hareket ettik. Kıbrıs’ta Türk yönetimi boyunca diğer etnik unsurlara zulmetmedik, insanca yaşamalarını sağladık.” dedi.
Kıbrıs’ta 1878 yılında başlayan İngiliz Sömürge İdaresi’nin ilk günlerinden itibaren ise Rumların Kıbrıs’ı kan gölüne çevirecek olan Enosis mücadelesine başladığını söyleyen Tatar, şöyle devam etti:
“Enosis mücadelesinin temelini oluşturan zihniyete göre; ‘Kıbrıs’ta misafir olan Türklerin hiçbir hakkı yoktur. Kıbrıs’ta Türk ulusunun bir parçası olan Kıbrıs Türkleri adadan atılmalıdır. Kıbrıs Yunanistan’a ilhak edilmelidir.’
İşte, Kıbrıs sorununun ana nedenini oluşturan bu Rum zihniyeti bugün de devam etmektedir. Yine bu zihniyete göre; ‘Kıbrıs Türk halkı bir azınlıktır, egemenlik hakkı yoktur, Kıbrıs Türkleri devlet yönetiminde yer almamalıdır.’
Bu köhnemiş ve çağ dışı zihniyete boyun eğmedik ve eğmeyeceğiz.”
- “Halkımızın savunmasını sağlamak üzere Türk Mukavemet Teşkilatı oluşturuldu”
EOKA’nın halkı yok edip, Kıbrıs’ı bir Helen adası yapma hedefiyle Rum-Yunan ikilisi tarafından oluşturulduğunu dile getiren Tatar, “EOKA terör örgütü 1955 yılında halkımıza yönelik saldırıları başlatırken, halkımız tamamen savunmasız durumdaydı. Halkımızın savunmasını sağlamak üzere Türk Mukavemet Teşkilatı oluşturuldu” dedi.
Halkın tüm zorluklara rağmen Türk Mukavemet Teşkilatı öncülüğünde yürütülen büyük ve efsanevi direniş sonrasında 1960 yılında kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin eşit kurucu ortağı olduğunu dile getiren Tatar, şu ifadeleri kullandı:
“Rum liderliğine göre Kıbrıs Cumhuriyeti ‘Enosise bir sıçrama tahtasıydı’ ve Enosis mutlaka gerçekleşmeliydi. Bu hedefe yönelik olarak da Kıbrıs Türk halkını imha etmek için Akritas Planı hazırlanmıştı.
Akritas Planı doğrultusunda Kıbrıs Türk halkını imha etmek için 21 Aralık 1963 tarihinde Kanlı Noel saldırıları başlar. Halkımıza yönelik soykırım uygulanırken, 103 köyümüz göç etmek zorunda kaldı. Köylerimizde taş üstüne taş bırakılmadı. Dini, sosyal ve kültürel bütün değerlerimiz yakılıp, yıkılıp, yok edildi.
Güvenli yerlere ve şehirlerdeki Türk bölgelerine sığınan halkımız, getto denilen bu bölgelerde kuşatma altına alınıp, açlığa ve yoksulluğa mahkum edildi. Türk bölgelerine acımasız ambargolar uygulanırken, içme suları kesiliyor, gıda ve giyecek gönderilmesi de yasaklanıyordu. Rum barikatlarında bunlara el konuluyordu. Çocuklarımız bir bardak süte muhtaçtı.
Şunu da hatırlatmak gerekir ki, 120 bin Kıbrıs Türkü, 1974 yılına kadar tüm Kıbrıs’ın yüzde üç buçuğuna tekabül eden gettolarda kuşatma altında yaşıyordu. Bunun ne kadar küçük bir bölge olduğuna bakabilirsiniz.
Tüm dünya bu vahşete seyirci kalırken, Allah’a şükürler olsun ki yanımızda garantör Anavatan Türkiye vardı, ilaç, gıda ve giyeceğin yanında her türlü yardımı sağlayan Türk Kızılayı vardı. Aksi takdirde direnişi sürdürmemiz mümkün olamazdı.
Bugün, dünyanın pek çok yerinde devam eden çatışmalar ile Ukrayna-Rusya savaşı ve İsrail-Hamas savaşında yaşananlara baktığımızda geçmişte yaşadıklarımızı hatırlamamak elde değil.”






